© © 2024 Deniz Ticaret Gazetesi

23 yıllık bir kara delik: DM 357 Muavenet

Bugün üzerinden tam 23 yıl geçmesine rağmen “kaza” denilen bu olayın neden kaynaklandığı ve 2 Ekim 1992 gecesi ne olduğu hala bilinmiyor.

DM 357 borda numaralı Muavenet’in bir NATO tatbikatı sırasında ABD’nin Saratoga (CV40) uçak gemisi tarafından vurulması sonucu 5 denizcimiz yaşamını yitirdi, 22 denizci yaralandı.

“Kuzey Ege’de devam etmekte olan NATO’nun Kararlılık Gösterisi-92 tatbikatında Saratoga uçak gemisinden yanlışlıkla fırlatılan iki adet Sea Sparrow güdümlü füzesi, TCG Muavenet adlı muhribimize isabet etti…”



3 Ekim 1992 sabahı radyo bu haberi verdiğinde tüm Türkiye sarsıldı. Müttefikimiz olan Amerika’ya ait bir gemi NATO tatbikatında bir askeri gemimizi vurmuştu.

Ardından geminin komutanı Deniz Kurmay Yarbay Levent Kudret Güngör, Uçaksavar Yardımcı Subayı Deniz Teğmen Alper Tunga Akan, Astsubay Serkan Haktepe, Çavuş Mustafa Kılıç ve Er Recep Atak’ın yaşamını yitirdiği, 22 personelin de yaralandığını öğrendik.

TCG Muavenet, 30 yaşında, 2. Dünya Savaşı’nı Pasifik’te yaşamış, top ve uçaksavarlara ait 41 namlusu ile en fazla sayıda silah barındıran bir muhrip (destroyer) olmanın yanı sıra mayın döşeme yeteneğine de sahipti.

Bordasındaki 357’nin önündeki DM de bunu ifade ediyordu (Destroyer-Mayın).

17 subay, 41 astsubay ve 371 erin görev yaptığı gemi, o günlerin donanmasını oluşturan “Tepe” sınıfı muhriplerle birlikte öylesine bakımlı, öylesine “diri” duruyordu ki, bakıp da 30 yıllık olduğuna inanmak güçtü.

Ama bir gece iki adet Sea Sparrow güdümlü füzesi zırhını deldi ve her şeyin sonu oldu.  

Saat 22.00 sıralarında USS Saratoga’dan atılan ilk Sea Sparrow füzesi köprüüstüne isabet etti.

Savaş Harekat Merkezi (SHM) ve telsiz kamarası paramparça oldu. İki saniye sonra gelen ikinci füze ikinci top tareti ile ana bina arasına saplandı.

O kaotik ortamda komutayı 2. Komutan üstlendi, gemide çıkan yangın personelin üstün gayreti ile söndürüldü.

Ama içimizde yanan ateş, aradan tam 23 yıl geçmiş olmasına rağmen sönmüş değil.

imse bu olayın “kaza” olduğuna inanmıyor ama gerçeğin ne olduğunu da hala kimse bilmiyor.

Bilinen, 5 denizcimizin yaşamına mal olan bu olayın ardından TCG Muavenet’in “pert” edilmesi, CV 40 USS Saratoga’nın yıldırım hızıyla “emekliye” ayrılması, gemide görevli subaylara “disiplin cezası” verilmesi…

O günlerde sözü edilen tazminatların “buharlaşması”, bedel olarak hibe edildiği sanılan Knox sınıfı gemilerin de sonradan Türkiye’ye satıldığının öğrenilmesi…

Ve bir şey daha… ABD mahkemelerinin, “Bu adli bir olay değil, siyasi. Bizi aşar” demesi ile dava dosyalarının kapatılması, Türkiye’nin de bu sonuca sessiz kalması…

Bugün (bu satırları yazarken dün olmuştu) Beşiktaş Meydanı’nda, Barbaros Anıtı’nın önünde hem hüzünlü hem de öfkeli bir grubun katıldığı anlamlı bir tören yapıldı.
Kendilerine “Şahlanış Hareketi” adını veren grup, Ege’de vurulan TCG Muavenet’te şehit olan askerlerimizi 23’üncü yılda andı.

Barbaros Hayrettin Paşa’nın heykeli önünde toplanan grup Türk bayrağı açtı, Muavenet gemisinin resimlerinin olduğu dövizler taşıdı ve ABD’nin Türkiye’ye “özür borcu” olduğunu dile getirdi. Bu arada yaptıkları yazılı açıklamada “olayın üstünkörü araştırılarak unutturulmaya çalışıldığı” öne sürüldü.

Açıklamada, Türk gemisine isabet eden Sea Sparrow füzelerin basit değil, kapsamlı bir sisteme sahip olduğu, ateşlenmesi için altı farklı noktadaki düğmelerden yönetildiğine dikkat çekilerek, “Olay sıradan bir ihmal değildir. Kazayla ateşlendiği belirtilen iki füzenin de geminin en hayati noktalarını hedef alması akıl dışıdır” denildi.

Ne var ki, Beşiktaş Meydanı’ndaki bu anlamlı tören de tıpkı “Muavenet Faciası” gibi gündemin gümbürtüsü arasında “cılız bir ses” olmaktan öteye gidemedi…

Sigaraların ve içki kadehlerinin "zararlı" olduğu gerekçesi ile buzlanıp kapatıldığı ama silahların hemen her sahnesinde açıkça gösterildiği, düşmanlık, kötülük, entrika, kumpas konularını işleyen ekran dizileri ile uyuşan beyinlerdeki "duygu hücrelerine" ulaşamadı...

Ege’de Muavenet’i vurdular duymazdan geldik, Akdeniz’de savaş uçağımızı düşürdüler kılımızı kıpırdatmadık, Irak’ta askerlerimizin başına çuval geçirdiler umursamadık… Listeyi uzatmak mümkün…

Ne demiş düşünür?

Geçmişin hesabını soramayanlar
geleceğin umudunu yaratamazlar...

Serdar Bapoğlu

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER